Yrd. Doç Dr. Ahmet Uhri seminere ünlü yemek tarihçisi ve baklava konusunda uzman olan Charles Perry’nin sözleri ile başladı. “Baklava için gereken kat kat ve üst üste konulmuş yufka, ancak yerleşik olmayan ve bu nedenle de fırın gibi mimari bir öğe yerine açık ocak kullanan göçebe hayvancıların kabarık ekmek yerine ürettikleri, katmer, lavaş, sac ekmeği, pide ve benzeri adları olan yayvan ekmeklerden türemiştir.” Kendi sözleri ile konuya devam eden Ahmet Uhri ise özetle şunları ekledi:
“Baklava aslında bir millet, ırk ya da din ile doğrudan bir bağlantısı olmadığını savunan bir yol izlemiştir. Buğdayın ana vatanı olan Güneydoğu Anadolu ve bereketli hilal diye adlandırılan bölgede yaşayan gerek göçebe gerekse yerleşik toplumlar, açık ocak mentalitesi ile bahsi geçen tipte yayvan ekmekler yapmışlar ve bu ekmekleri de farklı ürünler ile tüketmişlerdir. Bu nedenle baklavanın kökenlerini iklim, bitki örtüsü, kısacası coğrafya ile bağlantılı olarak Güneydoğu Anadolu’nun yerel halkı ile özdeşleştirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bütün bu tarihsel bilgilerin ışığında, Osmanlı Saray Mutfağında günümüzdeki haline gelen “baklava” kelimesi de tıpkı yoğurt gibi Türkçe bir kelime olarak tüm dünyada kullanılmaktadır.”
Seminerden sonra katılımcılar eski çağlarda yapılan cinste yayvan ekmek, börek ve baklava çeşitleri ikram edildi.
14 Ocak 2016