Topkapı Sarayı Müzesi Mutfaklar Bölümü Uzmanı Ömür Tufan’ın konuşmacı olduğu seminer YESAM’da yapıldı. Sıcak bir sohbet eşliğinde olan helva seminerine Ömür Tufan önce helva kelimesinin kökenini anlatarak başladı. Güzel, şirin ve tatlı anlamına gelen “hul” kelimesinin daha sonraları zamanla değişip günümüzde kullanılan helva kelimesine dönüşme hikayesine değindi.
“Arapça’da bütün tatlılar için halaviyat, helaviyat gibi, ya da bizdeki tam karşılığı olan helva için; halva, helva ya da basbusa adını veriyorlar. Biz de 19. Yüzyılın sonlarına kadar helvayı halva olarak söylemeye devam ettik. Ancak 19. Yüzyılın sonlarından itibaren, İstanbul dili ile halva kelimesi helva diye söylenir hale gelmeye başladı. Helvanın zamanla sosyolojik bir kavram haline geldiğini görüyoruz. Önce doğumla başlayan ölümle sonlanan, mutlu günlerde; askere gitme askerden dönüş, hacca gitme hacdan dönüş kısacası eş ve dost ile mutlu anları ve kederleri paylaşma için insanların bir şekilde helva pişirip dostları ile paylaştığı bir gıda ürünü haline gelmiştir. Aslında gıdadan çok sosyolojik bir kavram halini almış olur.”
Seminerin ikinci kısmında helvanın Osmanlı Sarayındaki yerine, helvahanelerin ve soğuk kış günlerinde yapılan helva sohbetlerinin önemini anlatan Ömür Tufan, özellikle padişahların en sevdikleri helvalardan da bahsetmeyi ihmal etmedi. Zamanla yapılan helvalardaki değişim ve günümüzde helvanın tüketimi ile ilgili bilgi aktaran Ömür Tufan, seminerin sonuna doğru günümüzdeki helvalara değinerek son verdi.
Seminerden sonra katılımcılara; un, irmik ve güllabiye helvası ile helva-i hakani ikram edildi.
28 Ocak 2017