“Pirinçten güzel ne var, çatlasın bulgur?” deyimi ile seminere nükteli bir açılış yapan tarihçi ve yemek araştırmacısı Nazlı Pişkin, seminere, önce buğday ve bulgurdan bahsederek başladı. Bulgur pilavlarının kültürümüzde olan yerine değindikten sonra konu pirince geldi.
Pirincin menşeinin Çin coğrafyası olduğunu ve M.Ö. 8000 yıllarında evcilleştirildiğinden bahseden Pişkin, dünyaya Hindistan üzerinden yayıldığını belirtti. Orta Doğu coğrafyasında diğer tahıl çeşitlerine göre daha yeni bir geçmişi olan pirincin Anadolu’da yayılmasının İran etkisi ile olduğunu anlattı. Anadolu’da da belli başlı yerlerde üretimi yapılan pirincin özellikle 15 ve 16 yüzyıllarda Tosya, Boyabat ve Beypazarı civarında yetiştirildiğini, 17 yüzyılda ise Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde, Harran, Antep, Beypazarı, Maraş, Niksar ve Siirt olmak üzere 6 yerde yetiştirildiğinden bahsetti.
Pirincin yetiştirilme metodları ve miktarları üzerinde duran Pişkin daha sonra Osmanlı’ların pirinç tercihlerine ve İran etkisi ile yemek kültürümüze girişine değindi. Pilavın pişirme yöntemlerine göre ve içerdiği malzemelere göre farklılıklarını anlattıktan sonra ise, pilavın sağlık ile ilgili yönlerine de değinen Pişkin son olarak farklı etkinlik ve kutlamaların baş yemeği olan pilavın bir ritüel yemeği olarak kültürümüzdeki önemini vurguladı.
Seminerden sonra katılımcılara; domatesli pilav, hamsili pilav, etli pilav, kestaneli bulgur pilavı ve ayran ikram edildi.
6 Aralık 2016